80 günde devri alemin özeti nedir ?

Ozgehan

Global Mod
Global Mod
**80 Günde Devri Alem: Farklı Kültürler ve Toplumlar Açısından Bir Bakış

Merhaba arkadaşlar,

Bugün, Jules Verne'in ünlü eserini, "80 Günde Devri Alem"i farklı kültürler ve toplumlar açısından ele almayı düşünüyorum. Kitap, 19. yüzyılın sonlarında yazılmış olsa da, bugünün dünyasında hâlâ geçerliliğini koruyor. Gezi, macera ve bireysel başarı üzerine kurulu bu romanın, farklı yerel ve küresel dinamiklere göre nasıl şekillendiğine dair birkaç düşünceyi paylaşmak istiyorum.

**Küresel Perspektif: Bir Macera, Bir Başarı Öyküsü

Kitabın temelinde, Phileas Fogg'un dünyayı dolaşma arzusuyla ilgili bir kişisel başarı öyküsü yatıyor. Bir yandan bu hikaye, bireysel çabanın zaferini simgeliyor; bir insanın kararlılığı ve azmiyle imkansızı başarması gerektiğini anlatıyor. Ancak, bu sadece bir macera değil, aynı zamanda farklı kültürlerin, geleneklerin ve toplumların izlediği yolun da bir yansıması. Fogg’un seyahati sırasında karşılaştığı her yeni kültür, o toplumun değerlerini ve yaşam biçimini gözler önüne seriyor.

Küresel bir bakış açısıyla değerlendirildiğinde, "80 Günde Devri Alem" aynı zamanda modernizmin ve dönemin küreselleşen dünyasının bir parodisi gibi de düşünülebilir. 19. yüzyılın sonunda teknolojinin ilerlemesi, dünya üzerinde daha hızlı bir hareketliliği mümkün kılarken, bu hikaye de her bir toplumun bu değişime nasıl tepki verdiğini gösteriyor. Fogg’un seyahati, aslında bir zamanlar dünyanın farklı köylerinde birbirine yabancı olan toplumların, ulaşımın hızlanmasıyla birbirine nasıl daha yakınlaştığını simgeliyor.

**Yerel Dinamikler: Toplumsal Cinsiyet ve Kültürel Rollerin Rolü

Her kültürün ve toplumun kendine özgü toplumsal cinsiyet normları ve kültürel yapıları vardır. “80 Günde Devri Alem”de de bu normlar ve yapılar, karakterlerin ve toplumsal ilişkilerin biçimlenmesinde önemli bir rol oynar. Fogg’un seyahati, sadece bir adamın başarı hikayesi olmanın ötesine geçer; aynı zamanda kadınların ve erkeklerin toplumdaki yerini nasıl şekillendirdiğini de tartışır.

Erkekler, genel olarak bireysel başarıya ve kişisel güç gösterilerine odaklanırken, kadınlar toplumda daha çok aile ve toplumsal ilişkilere odaklanır. Bu, özellikle Fogg’un yardımcısı Passepartout’un gözlemleriyle ortaya çıkar. Passepartout, toplumsal normlara meydan okuyan, cesur ve kararlı bir karakterdir, ancak bu karakterin kararları, toplumun onun erkeklik algılarına uygun şekilde biçimlenir. Diğer yandan, Fogg’un sevgilisi Aouda, maceraya katıldığı dönemde daha çok kadınsı ve şefkatli yönleriyle öne çıkar. Aouda’nın bu yolculukta, Fogg’un macerasına dair yardım ve destek sunduğu anlar, onun toplumsal ilişkilerdeki rolünü pekiştirir. Burada, erkeklerin daha çok bireysel başarıya odaklanması, kadınların ise genellikle grup dinamiklerine ve toplumsal ilişkiler içine çekilmeleri, kitabın sunduğu önemli bir toplumsal yansıma olarak görülebilir.

**Farklı Kültürlerin Kesişim Noktaları: Seyahatin Kültürel Yansıması

Kitap boyunca, Fogg’un karşılaştığı farklı kültürler, toplumların iç yüzünü yansıtan mikrokozmozlar gibi düşünülebilir. Hindistan’daki dinî inançlar, Amerika’daki ekonomik yapılar ya da Çin’in geleneksel değerleri, hepsi kendi içinde farklı kültürel bakış açıları ve davranış biçimleri sunar. Bu kültürel farklılıklar, Fogg’un başından geçen zorluklar ve etkileşimler aracılığıyla biçimlenir.

Bir diğer önemli nokta, batılı bir bireyin, doğulu toplumlarla etkileşimini gözler önüne sermesidir. Fogg’un Hint toplumundaki yolculuğu, iki farklı dünyayı, batı ve doğu kültürünü karşılaştırarak sunar. Burada, batılı bir adam olarak Fogg’un bakış açısı, doğu kültürlerine karşı bazı stereotiplere dayalıdır. Aynı zamanda, batılı dünyanın zaman ve teknolojiye olan takıntısı ile doğu dünyasında daha esnek bir zaman algısının varlığı çarpıcıdır. Bu durum, her iki toplumun birbirinden nasıl farklılaştığını ve globalleşen dünyada bu farkların nasıl kesiştiğini gösterir.

**Kültürel Etkiler ve Başarı: Toplumsal Yapılar Nasıl Şekillendirir?

Bireysel başarıyla ilgili genel anlayış, toplumların kültürel yapılarıyla yakından ilişkilidir. Batı kültüründe bireysel başarı genellikle kişinin azmi ve girişimciliğiyle ölçülürken, bazı doğu kültürlerinde bu başarı, toplumsal ahlaka ve uyuma göre değerlendirilir. Phileas Fogg’un başarısı, batılı değerlerle özdeşleşen bir başarı modeline dayanır: azim, zamanın kontrolü ve hedefe ulaşma. Bu yaklaşım, bir insanın tek başına dünyayı gezerek ne kadar başarılı olabileceğini ve zamanın ne kadar önemli olduğunu vurgular. Ancak bu bireysel başarı anlayışı, doğu toplumlarında daha çok toplumsal uyum ve değerler etrafında şekillenir.

Örneğin, Hindistan’daki Aouda karakteri, doğu kültürlerinin grup içi ilişkileri ve aile değerlerine verdiği önemi yansıtır. Bu toplumda, bireysel başarıdan çok, toplumsal bütünlük ve uyum ön plandadır. Burada kadınların toplumsal ilişkilere verdiği önemin, toplumdaki rolü üzerine düşündürmesi oldukça ilginçtir.

**Sonuç: 80 Günde Devri Alem’in Kültürel Yansımaları

Sonuç olarak, "80 Günde Devri Alem" sadece bir macera öyküsü değil, aynı zamanda farklı kültürlerin ve toplumsal yapıların bireysel başarıya, toplumsal ilişkilere ve kültürel etkilere nasıl yansıdığına dair derinlemesine bir analiz sunuyor. Fogg’un yolculuğu, sadece kendi başarısını değil, dünya üzerindeki farklı toplumların ve kültürlerin kesişim noktalarını da simgeliyor. Bu farklı kültürlerin her biri, kitaptaki toplumsal ve cinsiyet temalarını daha derinlemesine anlamamıza yardımcı oluyor.

Küresel ve yerel dinamiklerin birleşimiyle, "80 Günde Devri Alem" hala günümüzde bile geçerliliğini koruyor. Bu eser, sadece 19. yüzyılın izlerini taşımıyor, aynı zamanda küreselleşen dünyada farklı toplumların birbirine nasıl yaklaşmaya başladığını da gözler önüne seriyor.
 
Üst