Avrupa Parlamentosu üyelerinin dahil olduğu bir yolsuzlukla mücadele soruşturmasıyla bağlantılı olarak dört kişinin tutuklanması Brüksel’i kökünden sarsabilir.
Aralarında Başkan Yardımcısı Eva Kaili’nin de bulunduğu bazı milletvekilleri, Dünya Kupası’na ev sahipliği yaptığı Katar olduğu bildirilen bir Körfez ülkesinden büyük meblağlarda para kabul etmekle suçlanıyor. Doha suçlamaları reddetti.
Yeşiller grubunun eş başkanı Philippe Lamberts, parlamento soruşturması yapılması ve yolsuzluk konusunun bu hafta AB meclisinin yılın son genel kurulunda gündeme getirilmesi çağrısında bulundu.
Danimarka Sosyal Demokrat Partisi’nden milletvekili Niels Fuglsang, bu skandalın blok üzerinde yaratabileceği zarar verici etkiye işaret etti.
Euronews’e verdiği demeçte, “Eğer satın alınabilirsek. Avrupa Parlamentosu üyeleri ve diğer politikacılar belirli şeyleri söylemeleri, belirli şekillerde oy kullanmaları için satın alınabilirse… Bu bir rezalet ve Avrupa’yı daha da zayıflatıyor.”
“Öyleyse, bu işin özüne inmemiz ve mühlet’in bu tür şeylerin [bir daha] asla olmamasını sağlayacak kurallar benimsememiz herkesin çıkarına… Bu [olan] çok yanlış ve yapmamız gereken büyük bir onarım işimiz var. .”
Belçika polisi Cuma günü Brüksel genelinde 16 baskın düzenledi. Bilgisayar ekipmanı ve cep telefonlarına ek olarak yaklaşık 600.000 € nakit ele geçirildi.
Kaili o zamandan beri tutuklandı ve suçlandı. Ve Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcılığı görevinden alındı.
Bazı uzmanlar, skandalın ışığında AB’nin artık yolsuzlukla mücadele mevzuatını güçlendirmesi gerektiğini savundu.
Uluslararası hukuk ve Avrupa hukuku uzmanı Tamás Lattmann, Euronews’e “AB’nin bu sorular hakkında ciddi bir şekilde düşünmesinin ve kendisini gelecekte buna benzer durumlara hazırlamasının çok önemli olacağına inanıyorum – ve inanıyorum -” dedi.
“Böyle durumlarla başa çıkmak ve üye devletlerin yetkilileriyle olası işbirliğini çok daha sorunsuz ve bir dereceye kadar daha garantili hale getirmek için kendi yasasını [yasası] önermelidir.”
Skandal patlak vermeden önce Meclis, Katar vatandaşlarının Schengen bölgesine vizesiz girişini değerlendiriyordu.
Ancak Avrupa Halk Partisi, Sosyal Demokratlar, Liberaller ve Yeşiller o zamandan beri meclisin konuyla ilgili oylamasının askıya alınması çağrısında bulundular.
Aralarında Başkan Yardımcısı Eva Kaili’nin de bulunduğu bazı milletvekilleri, Dünya Kupası’na ev sahipliği yaptığı Katar olduğu bildirilen bir Körfez ülkesinden büyük meblağlarda para kabul etmekle suçlanıyor. Doha suçlamaları reddetti.
Yeşiller grubunun eş başkanı Philippe Lamberts, parlamento soruşturması yapılması ve yolsuzluk konusunun bu hafta AB meclisinin yılın son genel kurulunda gündeme getirilmesi çağrısında bulundu.
Danimarka Sosyal Demokrat Partisi’nden milletvekili Niels Fuglsang, bu skandalın blok üzerinde yaratabileceği zarar verici etkiye işaret etti.
Euronews’e verdiği demeçte, “Eğer satın alınabilirsek. Avrupa Parlamentosu üyeleri ve diğer politikacılar belirli şeyleri söylemeleri, belirli şekillerde oy kullanmaları için satın alınabilirse… Bu bir rezalet ve Avrupa’yı daha da zayıflatıyor.”
“Öyleyse, bu işin özüne inmemiz ve mühlet’in bu tür şeylerin [bir daha] asla olmamasını sağlayacak kurallar benimsememiz herkesin çıkarına… Bu [olan] çok yanlış ve yapmamız gereken büyük bir onarım işimiz var. .”
Belçika polisi Cuma günü Brüksel genelinde 16 baskın düzenledi. Bilgisayar ekipmanı ve cep telefonlarına ek olarak yaklaşık 600.000 € nakit ele geçirildi.
Kaili o zamandan beri tutuklandı ve suçlandı. Ve Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcılığı görevinden alındı.
Bazı uzmanlar, skandalın ışığında AB’nin artık yolsuzlukla mücadele mevzuatını güçlendirmesi gerektiğini savundu.
Uluslararası hukuk ve Avrupa hukuku uzmanı Tamás Lattmann, Euronews’e “AB’nin bu sorular hakkında ciddi bir şekilde düşünmesinin ve kendisini gelecekte buna benzer durumlara hazırlamasının çok önemli olacağına inanıyorum – ve inanıyorum -” dedi.
“Böyle durumlarla başa çıkmak ve üye devletlerin yetkilileriyle olası işbirliğini çok daha sorunsuz ve bir dereceye kadar daha garantili hale getirmek için kendi yasasını [yasası] önermelidir.”
Skandal patlak vermeden önce Meclis, Katar vatandaşlarının Schengen bölgesine vizesiz girişini değerlendiriyordu.
Ancak Avrupa Halk Partisi, Sosyal Demokratlar, Liberaller ve Yeşiller o zamandan beri meclisin konuyla ilgili oylamasının askıya alınması çağrısında bulundular.