Esrara hangi gübre verilir ?

Tepekoylu19

Global Mod
Global Mod
Esrara Hangi Gübre Verilir? Bir Bitkiden Fazlasını Konuşalım

Selam dostlar,

Bugün biraz farklı bir konuyu masaya yatırmak istiyorum. Başlığı görünce bazılarınız “Bu şimdi tarım mı, toplumsal analiz mi?” diye düşünebilir ama tam da o kesişim noktasında duracağız. Çünkü bazen bir bitkiye hangi gübreyi verdiğimiz değil, o toprağın neden o bitkiyi yetiştirmek istediği daha önemlidir.

Evet, konuşacağımız konu “esrara hangi gübre verilir” ama bu, yalnızca tarımsal bir soru değil. Bu başlığın altında ekonomi, adalet, toplumsal cinsiyet, hatta kimlik meseleleri var.

Hazırsanız birlikte kazalım toprağı.

---

Toprağın Altındaki Gerçek: Gübre mi, Sistem mi?

Tarım açısından bakarsak, esrar (yani kenevir bitkisi) için kullanılan gübrelerin temel amacı verimliliği artırmaktır. Azot, fosfor, potasyum… Bunlar bitkinin büyümesi için gerekli elementlerdir.

Ama gelin görün ki, mesele sadece bu değil. Çünkü “esrara hangi gübre verilir?” sorusu, aslında “hangi toplum hangi bitkiyi besliyor?” sorusuna da dönüşebilir.

Kenevir, bir yandan yasaklı bir maddeyle özdeşleşirken, diğer yandan sanayide, tıpta, kumaş üretiminde, hatta çevre dostu yakıtlarda kullanılıyor. Yani aynı bitki, hem damgalanmış hem de potansiyel bir kurtarıcı.

Toplumlar da böyle değil mi? Aynı kaynak, bir yerde tehdit, başka bir yerde umut olarak görülüyor.

Bu yüzden bazen, bitkiye değil; bitkiye bakış açımıza “gübre” vermemiz gerekiyor.

---

Kadınların Bakışı: Empati, Toprak ve Yeniden Doğuş

Forumdaki kadın üyelerimizin gözünden bakarsak, bu konu daha çok empatiyle örülür. Kadınlar genellikle toprağı “yaşamın taşıyıcısı” olarak görürler.

Birçok kadın, kenevirin kriminalize edilmesinin ardında da bir toplumsal önyargı zinciri olduğunu söyler: “Kadın bedeni gibi, doğa da kontrol edilmek isteniyor.”

Kenevir yetiştiriciliğine yönelik yasakların bazı yerlerde yavaş yavaş gevşetilmesi, kadınların doğa, üretim ve bakım emeğiyle yeniden bağ kurmasını da sağladı.

Bazı kadın girişimciler, kenevirden doğal tekstil üretimi yapıyor, bazılarıysa ilaç sektöründe onun şifalı yönlerini araştırıyor.

Yani bir anlamda, “gübre” burada yalnızca toprağa değil; topluma, dayanışmaya ve anlayışa veriliyor.

Kadınların empatik yaklaşımı, genellikle “Ne yetiştiriyoruz?”dan çok “Neden bu kadar bastırdık?” sorusuna yöneliyor.

Bu sorular, bizi sadece tarım değil, ahlak, özgürlük ve adalet üzerine düşünmeye çağırıyor.

---

Erkeklerin Bakışı: Strateji, Çözüm ve Verimlilik

Erkek forumdaşlarımızın yaklaşımı ise genelde daha analitik oluyor. “Hangi gübre en etkilidir?”, “Toprağın pH değeri nasıl olmalı?”, “Yasal düzenleme olursa verim nasıl artar?” gibi sorularla konuyu çözüm odaklı bir yere taşırlar.

Bu bakış açısı da değerlidir çünkü sistemli düşünmeden sürdürülebilir üretim olmaz.

Ama dikkat edin: Erkeklerin bu stratejik tavrı, bazen duygusal bağlamı gözden kaçırabiliyor.

Yani “verim” için koşarken, “neden bu bitkiyi seçtik?” sorusu gölgede kalabiliyor.

Oysa belki de o seçim, bir direnişin sembolü.

Bazı çiftçiler için kenevir, sadece bir ürün değil; doğaya, sisteme ve yoksulluğa karşı bir var olma biçimi.

---

Sosyal Adalet Perspektifi: Yasakların Gölgesinde Bir Bitki

Kenevirin yasaklanması, sadece bir bitkinin değil, bir ekonominin de bastırılması anlamına geldi.

Dünyanın birçok yerinde kenevir üretimi, yerel halkların geçim kaynağıydı. Fakat yasa dışı ilan edilince, bu üreticiler kriminalize edildi; köylü kadınlar, gençler, emekçiler “suçlu” olarak damgalandı.

Sosyal adalet açısından düşündüğümüzde, burada bir çelişki var: Aynı bitki, Batı’da “alternatif enerji kaynağı” olarak teşvik edilirken, başka ülkelerde yoksul köylünün cezaevi yolunu tuttu.

Bu da gösteriyor ki mesele bitkinin kimyasında değil, sistemin vicdanında.

“Esrara hangi gübre verilir?” diye sorarken, belki de şu soruyu da sormalıyız:

“Toplum kime fırsat, kime bariyer veriyor?”

Çünkü bazı topraklar, sadece kimyasal olarak değil, politik olarak da çorak hale getiriliyor.

---

Çeşitlilik ve Kapsayıcılık: Her Toprak Farklıdır

Her toprak farklı beslenir, tıpkı her insan gibi.

Kenevirin yetiştiği ortam, güneşi, suyu, rüzgârı ne kadar dengeliyse o kadar güçlü olur.

Toplumlar için de bu geçerlidir.

Kadın, erkek, farklı cinsel kimliklerden bireyler, farklı inanç ve kültürlerden insanlar — hepsi bir ekosistemin parçası.

Eğer birine “yasak”, diğerine “imtiyaz” verirsek, o sistem bozulur.

Kapsayıcı bir toplum, tıpkı iyi bir bahçıvan gibi, her tohumun potansiyeline inanır.

Bazı tohumlar başta sessizdir, ama doğru besini alınca filizlenir.

Belki de “gübre” dediğimiz şey, biraz da bu: fırsat eşitliği, anlayış ve sabır.

---

Birlikte Düşünelim: Gerçek Gübre Ne?

Forumdaşlar, sizce bir toplumun toprağını verimli kılan şey nedir?

Bilgi mi, adalet mi, empati mi?

Kadınlar, erkekler, gençler… Hepimiz bu toprağın farklı mineralleriyiz aslında.

Eğer birini eksiltirsek, bütün sistem dengesini kaybediyor.

Belki de “esrara hangi gübre verilir?” sorusu, şunu anlatmak istiyor:

Bir şeyin büyümesi için sadece madde değil, anlam da gerek.

Bir bitkiye su verirsin, o büyür.

Ama adalet vermezsen, kökleri kurur.

---

Sonuç: Toprağın Altında Bir İnsanlık Hikayesi

Kenevir bitkisi, insanlık tarihinin en eski dostlarından biri. Onu şeytanlaştırmak da, kurtarıcı ilan etmek de bizim tercihlerimiz.

Ama asıl mesele şu: Biz toprağa ne veriyoruz?

Yasak mı, umut mu?

Korku mu, bilgi mi?

Belki de asıl gübre, toplumsal vicdandır.

Kadınların empatisiyle, erkeklerin stratejisiyle, farklı kimliklerin sesleriyle bu toprağı besleyebiliriz.

O zaman sadece bir bitki değil, bir bilinç yeşerir.

---

Siz Ne Düşünüyorsunuz Forumdaşlar?

Kenevirin yeniden tanımlanması, toplumun önyargılarını da dönüştürür mü sizce?

Gübreyi toprağa mı, yoksa zihniyete mi vermeliyiz?

Yorumlarınızı bekliyorum. Çünkü bu toprak, birlikte düşündükçe daha bereketli oluyor.
 
Üst