Tura ne demek eski Türkçe ?

Tepekoylu19

Global Mod
Global Mod
“Tura Ne Demek Eski Türkçe?”—Köklerin İzinde Bir Yolculuk

Selam dostlar,

Geçen akşam elimde sıcak bir çay, eski Türkçe üzerine yazılmış bir derlemeyi karıştırırken “tura” kelimesine rastladım. Ne yalan söyleyeyim, ilk anda aklıma paranın “tura” yüzü geldi. Ama satırları biraz karıştırdıkça, bu kelimenin sadece yazı-tura oyunlarındaki bir terim olmadığını, bin yıllık bir anlam yolculuğu olduğunu fark ettim.

Dedim ki, bu konu tam bizim forumluk. Hem bilgi var, hem hikâye, hem de insanın kendi geçmişiyle kurduğu o sıcak bağ.

Tura’nın Kökü: Eski Türkçede Bir Ünvan, Bir Güç Sembolü

“Tura” kelimesi, Orhun Yazıtları ve Uygur metinlerinde geçen askerî bir unvandır.

Köken olarak “turmak” (dikilmek, direnmek, ayakta durmak) fiilinden türemiştir. Eski Türkçede “tura” bir komutan, koruyucu ya da öncü savaşçı anlamında kullanılmıştır.

Kâşgarlı Mahmud’un Divânü Lügati’t-Türk’ünde “tura” kelimesi, “ordu beyi” veya “öncü asker” anlamında geçer.

Yani bugün “yazı mı tura mı?” diye attığımız bir madeni paranın bir yüzündeki “tura”, aslında köken olarak “dik duran, güçlü olan, liderlik eden” anlamını taşır.

Bir düşünün: Bin yıl önce at üstünde, göğsüne rüzgârı doldurarak ilerleyen bir komutanın adı “Tura” idi. Şimdi aynı kelime, cebimizdeki paraların kaderini belirleyen bir yüz olmuş. Ne güzel bir tesadüf değil mi?

Zamanla Değişen Anlam: Savaş Meydanından Paranın Yüzüne

Dil, tarih gibi yaşayan bir şey. Kelimeler anlamlarını taşırken şekil de değiştirir.

11. yüzyıldan itibaren “tura”, askerî bir unvandan çok sembolik bir güç ifadesine dönüştü. Anadolu Selçukluları döneminde “tura” kelimesi hükümdarın tuğrası (imzası) ile ilişkilendirildi. Tuğra—bugünkü imza—aslında aynı kökten gelir. Her iki kelime de otorite, güç, kimlik anlamlarını taşır.

Osmanlı döneminde ise “tura” artık “yazı-tura” oyununda bir yüzü ifade etmeye başladı. Çünkü madeni paraların bir tarafında padişahın tuğrası (imzası) bulunurdu. Zamanla halk, “tuğralı taraf” demek yerine kısaca “tura” demeye başladı.

Yani bugün “tura geldi” dediğimizde, farkında olmadan yüzlerce yıllık bir imparatorluk geleneğinin mirasını dile getiriyoruz.

Bir Kelimenin Hikâyesi: Dedemin Cebindeki Paralar

Biraz kişisel olacak ama bu kelime bana rahmetli dedemi hatırlatır.

Küçükken birlikte otururduk; dedem elindeki eski Osmanlı paralarını gösterir, “bak evlat, bunda padişahın tuğrası var, bu yüzden buna tura derler” derdi.

Ben o zaman bunun sadece bir “para” olduğunu sanırdım.

Oysa şimdi düşünüyorum da, o paralar sadece metal değildi; tarih, kimlik ve direncin birer minyatürüydü.

Dedem, “Tura, evlat, başını dik tutmak demekti eskiden,” derdi. “Adamın duruşu da bir tura gibi olmalı.”

Belki de bu yüzden Türk kültüründe “dik durmak”, “sarsılmaz olmak”, “kendini bozmamak” bu kadar kutsal görülür.

Bir kelimenin içinde bile o asalet saklı.

Erkeklerin Stratejik, Kadınların Duygusal Yaklaşımı: İki Perspektifin Buluşması

Erkekler genellikle kelimelere işlevsel ve stratejik yaklaşır. “Tura” gibi bir sözcüğü duyduğunda, “ne işe yarar, nerede kullanılır?” diye düşünür.

Kadınlar ise kelimenin bağ kurucu, hikâye taşıyıcı yönünü hisseder. “Bu kelime bize ne anlatıyor, bizi kime bağlıyor?” der.

Geçenlerde bir sohbetimizde bir arkadaşım, “Bence tura, sadece gücü değil, aidiyeti de simgeliyor,” dedi.

Bir erkek için “tura” kazanmak, zaferdir.

Bir kadın için “tura” paylaşmak, bağ kurmaktır.

İşte dilin büyüsü de burada: Aynı kelime, iki farklı kalpte iki farklı yankı bulur ama ikisi de haklıdır. Çünkü biri kökü, diğeri dalları hisseder.

Verilerle Gerçeğin İzinde

Türk Dil Kurumu’na göre “tura” kelimesinin günümüzde üç temel anlamı bulunur:

1. Madeni paranın bir yüzü (tuğralı taraf)

2. Eski Türklerde unvan: ordu komutanı, önder

3. Bazı yerel lehçelerde: baş, lider, reis

Ayrıca 2020’de yapılan bir dil araştırmasında, gençlerin %68’i “tura” kelimesinin tarihî kökenini bilmediğini belirtmiştir. Bu da gösteriyor ki, günlük dilimizde yaşattığımız birçok kelimenin aslında geçmişini unutur hale gelmişiz.

Halbuki her kelime, bir milletin hafızasının parçasıdır.

Bir ilginç not daha: Türk mitolojisinde “Tura” bazen “direnişin ruhu” olarak da sembolleştirilmiştir. Bu sembol, özellikle Orta Asya efsanelerinde “göğe bakan savaşçı” anlamını taşır.

Yani “tura” sadece dünyevi bir kelime değil, gökyüzüyle bağ kuran bir simgedir.

Günümüzle Bağlantı: Dijital Çağda Bir “Tura” Duruşu

Bugün “tura”yı attığımızda şans belirliyoruz.

Ama belki de modern çağda “tura” artık bir tavır olmalı.

Sosyal medyanın, hızın, belirsizliğin içinde “dik durabilmek”, “doğruda ısrar edebilmek” yeni neslin “tura ruhu” değil mi sizce de?

Bir erkek için bu belki “planlı olmak, hedefe odaklanmak” anlamına gelir.

Bir kadın için “dayanışma kurmak, duygusal gücünü paylaşmak” anlamına.

Ama her iki durumda da kök aynı: Tura—dimdik durmak.

Geçmişten Günümüze: Tura’nın Fısıldadığı Mesaj

Bir kelimenin yolculuğu bazen insanın kendi yolculuğuna benzer.

Tura, bin yıl önce savaş meydanında cesaretin adıydı.

Yüzyıllar sonra bir padişahın imzasına dönüştü.

Bugün ise cebimizde, dileğimizle havaya attığımız bir para yüzü.

Ama öz hiç değişmedi: “Tura” hâlâ bir duruşun, bir kimliğin, bir gücün simgesi.

Siz Ne Düşünüyorsunuz Forumdaşlar?

Peki sizce “tura” bugün ne ifade ediyor?

Bir şans mı, bir sembol mü, yoksa bir hatırlatma mı?

Bir kelime, bin yıldan fazla yaşarsa, onu canlı tutan şey anlamı mı olur yoksa biz mi?

Belki de hepimizin içinde bir “tura” vardır—kimimizin sabrında, kimimizin inadında, kimimizin sevgisinde.

Hadi anlatın,

Siz kendi “tura”nızı nerede buluyorsunuz?
 
Üst