Açıklama: AB ülkeleri neden anlaşma değişiklikleri konusunda anlaşmazlık yaşıyor?

Leila

Global Mod
Global Mod
Geçtiğimiz iki hafta içinde, önde gelen birkaç Avrupa Birliği lideri, AB anlaşmalarının değiştirilmesi yönünde kamuoyu önünde açıklamalarda bulunarak hızlı bir muhalefete yol açtı.

Antlaşmaların güncellenmesine destek verenler arasında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İtalya Başbakanı Mario Draghi, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve AB parlamentosu Başkanı Roberta Metsola yer alıyor.

Anlaşma değişikliklerinin destekçileri, bunun 27 ülkeden oluşan bloğu daha şeffaf ve hesap verebilir hale getireceğini, aynı zamanda ve belki de daha da önemlisi, COVID-19 salgını ve Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı gibi krizlere yanıt verirken daha çevik hale getireceğini söylüyor.


Hedeflerinde, dış ilişkiler, genişleme, finans ve adalet ve içişleri alanındaki belirli hükümler dahil olmak üzere birçok kilit politika alanı için gerekli olmaya devam eden AB Konseyi düzeyinde oybirliği oylaması var.

Bu, üye ülkelerin AB’nin bu alanlardaki eylemlerini veto etmelerine izin veriyor ve bu da destekçilerin bloğun tepkiselliğini yavaşlattığını söylüyor. Örneğin, Macaristan ve Polonya, 2020’nin sonlarında bloğun çok yıllı bütçesini bir hukukun üstünlüğü mekanizması oluşturma planları üzerinde veto etmekle tehdit etti. Bütçe, sonunda AB liderlerinin hukukun üstünlüğüne bağlılığı AB fonlarına bağlayan mekanizmayı sulandırmayı kabul etmesinden sonra kabul edildi.

Antlaşma değişiklikleri, parlamentonun şu anda Avrupa Komisyonu’nun tek etki alanı olan mevzuat başlatmasını da sağlayacaktır.

En az 13 üye ülke, bu hafta anlaşmalarda yapılan değişikliklere, bunun “erken” olduğunu ve “politik enerjiyi önemli görevlerden uzaklaştırarak ciddi bir risk oluşturacağını” öne sürerek karşı çıktı. Avrupa’nın Geleceği üzerine yakın zamanda tamamlanan Konferansın bir bölümünü gündeme getiren sorular.

Antlaşma değişiklikleri, genellikle yıllarca süren müzakereleri ve ardından tüm üye devletlerin oybirliğiyle onaylanmasını gerektiren zahmetli işlerdir. Bazı eyaletler, ulusal parlamentolarının değişiklikleri desteklemesini isterken, diğerleri seçmenlerinin onayını almalıdır.

Örneğin, Lizbon Antlaşması ile ilgili çalışmalar 2001 yılında 2007 sonlarında kabul edilen nihai metinle başladı. 2009’da yürürlüğe girdi.
 
Üst