Günümüzün finansal sisteminde para yaratmak hükümet yetkililerinin münhasır ayrıcalığı değildir. Aslında ticari bankalar kredi verdiklerinde yeni para yaratma gücüne sahiptirler. Bu süreç birçok kişi için endişe verici olabilir çünkü ekonomide dolaşan paranın genel olarak inanıldığından daha kırılgan bir temele sahip olduğunu ima etmektedir.
Bir bankaya para yatırdığımızda doğal algı, paramızın güvenli bir kasa gibi bir yerde saklandığı yönündedir. Ancak gerçek farklıdır. Bankaların, kısmi rezerv olarak bilinen, nakit mevduatın yalnızca bir kısmını tutmalarına izin veriliyor. Bu yüzde yerel düzenlemelere ve politikalara bağlı olarak değişir.
Birisi kredi başvurusunda bulunduğunda sihir gerçekleşir. Kesirli rezerv prensibini kullanan bankanın, kredi tutarının tamamını rezervinde bulundurması gerekmemektedir. Bunun yerine kredi vererek yoktan para yaratabilirler. Bu, var olmayan paranın özüdür; sadece ekrandaki ödenmemiş bir borcu temsil eden bir sayıdır. Sanki sadece sanal paraymış gibi.
Bir kişi bankadan kredi başvurusunda bulunduğunda, krediyi vermek için mevcut mevduattan para almaz. Bunun yerine, defterde yeni bir giriş yaratarak borçlunun hesap bakiyesini ve bankanın varlığını aynı anda artırır. Yoktan para yaratma yeteneği, borçlunun krediyi geri ödeyeceğine olan güvene dayanır.
Bir örnekle görelim, Juan'ın banka hesabına 1.000 peso yatırdığını düşünelim. Kısmi rezerv düzenlemeleri uyarınca, bankanın bu tutarın yalnızca bir yüzdesini, örneğin %10'unu tutması gerekir. Bu, bankanın 100 pesoyu rezervde tuttuğu ve geri kalan 900 pesoyu borç vermekte özgür olduğu anlamına geliyor. Şimdi María'nın bankanın onayladığı 900 pesoluk bir kredi istediğini varsayalım.
Bu noktada var olmayan para yaratılır. Banka 900 pesoyu María'nın hesabına nakit olarak aktarmıyor; bunun yerine bakiyenize 900 peso ekler. Şimdi hem Juan hem de María hesaplarında sırasıyla 1.000 peso ve 900 peso olduğuna inanıyorlar, ancak gerçekte nakit olarak yalnızca 1.000 peso var. Var olmayan para, mevduat ile reel rezervler arasındaki farktır.
Her ne kadar parasal yaratım ekonomik aktiviteyi ve büyümeyi teşvik etmek için gerekli olsa da, aynı zamanda riskler de taşıyor. Tipik bir döngüde, yaratılan para bankacılık sistemine yatırılarak daha fazla kredinin ve dolayısıyla daha fazla paranın yaratılması sağlanır. Bu döngü ekonomik büyümeyi artırabilir ancak aynı zamanda potansiyel finansal krizlere maruz kalma riskini de artırır.
2008 mali krizinde olduğu gibi kredi geri ödemesine olan güven azaldığında, parasal yaratımda daralma yaşanmakta; Bu durum bankaların daha az kredi verme eğiliminde olduğu anlamına geliyor. Küresel borç arttıkça sistem sınırlarına ulaşıyor. Endişe, özellikle borç seviyeleri bu kadar yüksekken, borçluların yükümlülüklerini yerine getirebilme yeteneğinde yatmaktadır.
Dahası, parasal yaratım ekonomik eşitsizlikler yaratabilir. Krediye ulaşabilenler para yaratımından faydalanıyor, krediye ulaşamayanlar ise geride kalıyor. Örneğin, bir karttan kredi kullanmak, nakit taşımaya gerek kalmadan anında likidite sağlamanın rahatlığını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda başkalarının parasından stratejik olarak yararlanmanıza da olanak tanır.
Üstelik bu paranın var olmaması olgusu çeşitli sonuçları da beraberinde getiriyor. Bir yandan banka parasının yaratılması, kredinin kullanılabilirliğini kolaylaştırarak ekonomik aktiviteyi artırıyor. Bu, yatırımı ve harcamayı teşvik ederek ekonomik büyümeyi artırabilir.
Bir bankaya para yatırdığımızda doğal algı, paramızın güvenli bir kasa gibi bir yerde saklandığı yönündedir. Ancak gerçek farklıdır. Bankaların, kısmi rezerv olarak bilinen, nakit mevduatın yalnızca bir kısmını tutmalarına izin veriliyor. Bu yüzde yerel düzenlemelere ve politikalara bağlı olarak değişir.
Birisi kredi başvurusunda bulunduğunda sihir gerçekleşir. Kesirli rezerv prensibini kullanan bankanın, kredi tutarının tamamını rezervinde bulundurması gerekmemektedir. Bunun yerine kredi vererek yoktan para yaratabilirler. Bu, var olmayan paranın özüdür; sadece ekrandaki ödenmemiş bir borcu temsil eden bir sayıdır. Sanki sadece sanal paraymış gibi.
Bir kişi bankadan kredi başvurusunda bulunduğunda, krediyi vermek için mevcut mevduattan para almaz. Bunun yerine, defterde yeni bir giriş yaratarak borçlunun hesap bakiyesini ve bankanın varlığını aynı anda artırır. Yoktan para yaratma yeteneği, borçlunun krediyi geri ödeyeceğine olan güvene dayanır.
Bir örnekle görelim, Juan'ın banka hesabına 1.000 peso yatırdığını düşünelim. Kısmi rezerv düzenlemeleri uyarınca, bankanın bu tutarın yalnızca bir yüzdesini, örneğin %10'unu tutması gerekir. Bu, bankanın 100 pesoyu rezervde tuttuğu ve geri kalan 900 pesoyu borç vermekte özgür olduğu anlamına geliyor. Şimdi María'nın bankanın onayladığı 900 pesoluk bir kredi istediğini varsayalım.
Bu noktada var olmayan para yaratılır. Banka 900 pesoyu María'nın hesabına nakit olarak aktarmıyor; bunun yerine bakiyenize 900 peso ekler. Şimdi hem Juan hem de María hesaplarında sırasıyla 1.000 peso ve 900 peso olduğuna inanıyorlar, ancak gerçekte nakit olarak yalnızca 1.000 peso var. Var olmayan para, mevduat ile reel rezervler arasındaki farktır.
Her ne kadar parasal yaratım ekonomik aktiviteyi ve büyümeyi teşvik etmek için gerekli olsa da, aynı zamanda riskler de taşıyor. Tipik bir döngüde, yaratılan para bankacılık sistemine yatırılarak daha fazla kredinin ve dolayısıyla daha fazla paranın yaratılması sağlanır. Bu döngü ekonomik büyümeyi artırabilir ancak aynı zamanda potansiyel finansal krizlere maruz kalma riskini de artırır.
2008 mali krizinde olduğu gibi kredi geri ödemesine olan güven azaldığında, parasal yaratımda daralma yaşanmakta; Bu durum bankaların daha az kredi verme eğiliminde olduğu anlamına geliyor. Küresel borç arttıkça sistem sınırlarına ulaşıyor. Endişe, özellikle borç seviyeleri bu kadar yüksekken, borçluların yükümlülüklerini yerine getirebilme yeteneğinde yatmaktadır.
Dahası, parasal yaratım ekonomik eşitsizlikler yaratabilir. Krediye ulaşabilenler para yaratımından faydalanıyor, krediye ulaşamayanlar ise geride kalıyor. Örneğin, bir karttan kredi kullanmak, nakit taşımaya gerek kalmadan anında likidite sağlamanın rahatlığını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda başkalarının parasından stratejik olarak yararlanmanıza da olanak tanır.
Üstelik bu paranın var olmaması olgusu çeşitli sonuçları da beraberinde getiriyor. Bir yandan banka parasının yaratılması, kredinin kullanılabilirliğini kolaylaştırarak ekonomik aktiviteyi artırıyor. Bu, yatırımı ve harcamayı teşvik ederek ekonomik büyümeyi artırabilir.