Alman Die Welt gazetesine demeç veren Borrell, Rusya’nın güvenlik garantileriyle ilgili tekliflerde NATO ve AB’nin doğuya hakikat genişlemeye son vermelerini talep etmesini kıymetlendirdi.
Borrell, “Güvenlik garantileri ve NATO ile AB’nin doğuya hakikat genişlemesinin durması hakkındaki talepler, bilhassa Ukrayna’yla ilgili muhakkak kabul edilemez koşulların yer aldığı bir Rus ajandası” dedi.
Rus tarafının ajandasını birinci sefer yazılı olarak sunduğunu ve daha evvel bu biçimde bir şeyin yaşanmadığını savunan Borrell, “Sadece kazananlar bu biçimde yapar, bunlar benim koşullarım derler” sözlerini kullandı.
Borrell, güvenlik garantileri konusunda yapılması planlanan müzakerelerin yalnızca Ukrayna ve NATO’nun doğuya genişlemesi hakkında değil, 1975 yılında Helsinki Son Senedi’nin kabul edildiği andan itibaren mukavelede yapılan tüm ihlallerin ele alınması gerektiğini kaydetti.
“Biz, Rus dış siyasetindeki biroldukça olayı ve ayrıyeten Moskova’nın iç sıkıntısı olarak gördüğü kimi olayları kabul etmiyoruz” diye devam eden Borrell, Moskova’nın AB’nin iştiraki olmadan Avrupa güvenlik mimarisiyle ilgili müzakereler yapmak istediğini, bunun saçma ve kabul edilemez olduğunu öne sürdü.
Avrupa güvenlik mimarisi ve güvenlik garantileriyle ilgili müzakerelerin yalnızca ABD ve Rusya’yı ilgilendiren bir bahis olmadığını söyleyen Borrell, “AB, bu müzakerelerde yer almalı. Bu cins müzakereler, lakin AB’yle yakın uyum ortasında ve AB’nin iştiraki halinde mana kazanır” diye ekledi.
Borrell, “Güvenlik garantileri ve NATO ile AB’nin doğuya hakikat genişlemesinin durması hakkındaki talepler, bilhassa Ukrayna’yla ilgili muhakkak kabul edilemez koşulların yer aldığı bir Rus ajandası” dedi.
Rus tarafının ajandasını birinci sefer yazılı olarak sunduğunu ve daha evvel bu biçimde bir şeyin yaşanmadığını savunan Borrell, “Sadece kazananlar bu biçimde yapar, bunlar benim koşullarım derler” sözlerini kullandı.
Borrell, güvenlik garantileri konusunda yapılması planlanan müzakerelerin yalnızca Ukrayna ve NATO’nun doğuya genişlemesi hakkında değil, 1975 yılında Helsinki Son Senedi’nin kabul edildiği andan itibaren mukavelede yapılan tüm ihlallerin ele alınması gerektiğini kaydetti.
“Biz, Rus dış siyasetindeki biroldukça olayı ve ayrıyeten Moskova’nın iç sıkıntısı olarak gördüğü kimi olayları kabul etmiyoruz” diye devam eden Borrell, Moskova’nın AB’nin iştiraki olmadan Avrupa güvenlik mimarisiyle ilgili müzakereler yapmak istediğini, bunun saçma ve kabul edilemez olduğunu öne sürdü.
Avrupa güvenlik mimarisi ve güvenlik garantileriyle ilgili müzakerelerin yalnızca ABD ve Rusya’yı ilgilendiren bir bahis olmadığını söyleyen Borrell, “AB, bu müzakerelerde yer almalı. Bu cins müzakereler, lakin AB’yle yakın uyum ortasında ve AB’nin iştiraki halinde mana kazanır” diye ekledi.