Avrupa Adalet Divanı (ECJ) Pazartesi günü verdiği bir kararda, aşırı kalabalığın arama ve kurtarma gemilerine el koymak için bir neden olarak kullanılamayacağını söyledi.
Karar, 2020 yazında iki Sea Watch gemisinin İtalya’da teftişe tabi tutulmasının ardından geldi.
İnsani yardım kuruluşunun gemilerine, “denizde arama ve kurtarma faaliyetleri konusunda sertifikalı olmadıkları” ve “yetkilendirildiklerinden” daha fazla insan aldıkları gerekçesiyle el konuldu.
AAD’nin Pazartesi günkü kararı, liman yetkilileri güvenlik kurallarına uyulup uyulmadığını doğrularken kurtarma operasyonu nedeniyle gemide bulunan kişilerin dikkate alınamayacağını söyledi.
Mahkeme tarafından yapılan basın açıklamasında, “Gemideki kişi sayısı, izin verilenden fazla olsa bile, bu nedenle tek başına bir kontrol gerekçesi oluşturamaz” denildi.
Avrupa Adalet Divanı, göçmenler karaya çıktıktan sonra, ulusal liman yetkililerinin bir gemiyi teftişe tabi tutabileceklerini, ancak “sağlık, güvenlik, gemideki çalışma koşulları veya çevre için ciddi tehlike belirtileri” olduğunu göstermek zorunda olduklarını söyledi.
ABAD, kargo gemisi olarak sertifikalandırılmış gemilerin genellikle arama ve kurtarma faaliyetleri için kullanıldığını ekledi. Söz konusu Sea Watch gemileri, örneğin, Alman bayrağı altında kargo gemileri olarak sınıflandırıldı.
Mahkeme, liman yetkililerinin “bu gemilerin bayrak devleti tarafından verilen sertifikalardan başka sertifikalara sahip olduklarına veya başka bir sınıflandırma için geçerli tüm gerekliliklere uyduklarına dair kanıt talep etme” yetkisine sahip olmadığını söyledi.
Alman STK Sea Watch, kararı “deniz kurtarma için açık bir kazanç” olarak nitelendirdi.
Örgüt, gemilerinin eksik bir “hayali sertifika” ve “gemide çok fazla kurtarılmış insan olduğu” dahil olmak üzere “saçma nedenlerle” gözaltına alındığını söyledi.
Sea Watch International, “İtalya, Alman bayrağı altında bile olmayan hayali bir sertifika talep edemez. Ayrıca, kurtarılan kişilerin sayısı gözaltı nedeni değildir.”
“Karar, STK’lar için net bir yasal güvenlik sağlıyor ve deniz kurtarma için bir zafer.”
Karar, 2020 yazında iki Sea Watch gemisinin İtalya’da teftişe tabi tutulmasının ardından geldi.
İnsani yardım kuruluşunun gemilerine, “denizde arama ve kurtarma faaliyetleri konusunda sertifikalı olmadıkları” ve “yetkilendirildiklerinden” daha fazla insan aldıkları gerekçesiyle el konuldu.
AAD’nin Pazartesi günkü kararı, liman yetkilileri güvenlik kurallarına uyulup uyulmadığını doğrularken kurtarma operasyonu nedeniyle gemide bulunan kişilerin dikkate alınamayacağını söyledi.
Mahkeme tarafından yapılan basın açıklamasında, “Gemideki kişi sayısı, izin verilenden fazla olsa bile, bu nedenle tek başına bir kontrol gerekçesi oluşturamaz” denildi.
Avrupa Adalet Divanı, göçmenler karaya çıktıktan sonra, ulusal liman yetkililerinin bir gemiyi teftişe tabi tutabileceklerini, ancak “sağlık, güvenlik, gemideki çalışma koşulları veya çevre için ciddi tehlike belirtileri” olduğunu göstermek zorunda olduklarını söyledi.
ABAD, kargo gemisi olarak sertifikalandırılmış gemilerin genellikle arama ve kurtarma faaliyetleri için kullanıldığını ekledi. Söz konusu Sea Watch gemileri, örneğin, Alman bayrağı altında kargo gemileri olarak sınıflandırıldı.
Mahkeme, liman yetkililerinin “bu gemilerin bayrak devleti tarafından verilen sertifikalardan başka sertifikalara sahip olduklarına veya başka bir sınıflandırma için geçerli tüm gerekliliklere uyduklarına dair kanıt talep etme” yetkisine sahip olmadığını söyledi.
Alman STK Sea Watch, kararı “deniz kurtarma için açık bir kazanç” olarak nitelendirdi.
Örgüt, gemilerinin eksik bir “hayali sertifika” ve “gemide çok fazla kurtarılmış insan olduğu” dahil olmak üzere “saçma nedenlerle” gözaltına alındığını söyledi.
Sea Watch International, “İtalya, Alman bayrağı altında bile olmayan hayali bir sertifika talep edemez. Ayrıca, kurtarılan kişilerin sayısı gözaltı nedeni değildir.”
“Karar, STK’lar için net bir yasal güvenlik sağlıyor ve deniz kurtarma için bir zafer.”