bencede
New member
Gaziantep FK’da gösterdiği performansla kalecilere dair istatistiklerde daima tepede yer alan Günay Güvenç; kıssasını, gayelerini, hayal kırıklıklarını FANATİK’e anlattı.
İşte Güney Güvenç’in kelamları: “Çocukluğuma dair aklıma gelen birinci gelen şey top… Okula giderken, konsere giderken, misafirliğe giderken… Daima aynıydım. Kolumun altında daima bir top vardı. ömrümde top olmayan bir gün dahi hatırlamıyorum. 7 yaşımda futbola başladım. Kaleci olarak başlamamıştım. Okulda ders ortalarında 5 dakika tenefüs olurdu. 45 dakika ders boyunca o 5 dakika topumla buluşabilmeyi düşünürdüm daima. Futbolcu olabilmek büyük fedakârlıklar gerektiren bir şey. Çocukluğunuz, gençliğiniz… Her şeyden fedakarlık yapmak zorundasınız. Arkadaşlarınız gezerken, tatillerdeyken, eğlenirken siz daima fazlaca küçük yaşlarda bir disiplin ortasında yaşamalısınız. Kelamın özü; benim öyküm yusyuvarlak bir toptan ibaret. Forvet olarak başladım fakat kaleciliğe de yeteneğim vardı. Bir hafta forvet oynayıp 2 gol atıyordum, daha sonraki hafta kaleye geçip maç kurtarıyordum. bu biçimde enteresan bir öyküm var.”
‘Sakatlanınca yıkıldım…’
“Almanya’da oynarken A2 Ulusal Takımımız’ın hocası gelip beni izlemişti. Beğenmişti, Fransa’da bir turnuva vardı, oraya çağıracaktı. Turnuvaya iki hafta kala dirseğim çıktı. Benim için büyük bir hayaldi Türkiye Ulusal Grubu’nda oynamak. Lakin geri dönebilmem tam 9 ay sürdü. Yıkılmıştım… 9 ay daha sonra geri döndüğümde ulusal kadro için bir daha geldiler. Bu defa Katar’da bir turnuva vardı. Oraya gittim. Gökhan Keskin hocam beni Beşiktaş ‘a önermiş ve transferim gerçekleşti. Sakatlanmadan evvel gitsem tahminen Fransa’daki turnuvaya, berbat oynardım ve unutulur giderdim. Lakin o sakatlık benim için aslında iyi bir şeymiş.”
‘Hak ettiğimden daha az ilgi görüyorum’
“Kamuoyunda birinci sefer bu kadar ismim kullanılıyor bu dönem. Benim için ‘hak’ sözü fazlaca kıymetli. Dinimizde de ne kadar kıymetli olduğunu biliyoruz. Ben bu dönem hak ettiğimden daha az ilgi gördüğümü düşünüyorum. Bunda kadroyla istediğimiz başarıyı elde edememenin de katkısı var kesinlikle. Ekip biraz daha üstlere oynasa daha farklı olabilirdi tahminen. Lakin bu dönem bilhassa son Ulusal Kadro tercihlerinden daha sonra hakkımda epey hoş şeyler duyuyorum. Hak olarak lakin o pahası görmediğimi düşünüyorum.”
‘2 gün boyunca vakit geçmedi’
“Daha evvel Ulusal Kadro için çağrılma potasına girmiştim. Çağrılmadım… Bu son takımda olmamam beni hiç bir vakit bu kadar yaralamamıştı. Bilhassa Stefan Kuntz’un bir yanıtı var benle ilgili. ‘Kısa vadede performans veren herkesi çağıramam’ dedi. Bu demek oluyor ki Türkiye’ye gelmedilk evvel beni tanımıyordu, hala de tanımıyor. Zira ben burada 4.5 yıldır 160 maç yapmışım. Bunların dataları de var. Yalnızca kurtarış yüzdem değil, topu oyuna sokma, oyun kurma ve daha biroldukça parametre. Orada da birinci 2’deyim. Herkes açıp bakabilir. Bilhassa de bu dönemde Ulusal Takım’a verebileceğim biroldukca şey varken deneyimimle… Fazla ayrıntıya girmek istemiyorum ancak bilhassa maç Gaziantep’teyken çağrılmamak epey üzdü beni. Takım açıklanmadan 2 gün adeta vakit geçmedi benim için.”
‘Kaleciler kırıktır lakin…’
“Kaleci evvel ruhsal olarak daima kuvvetli olmak zorunda. İstediğin kadar yetenekli ol, kuvvetli karakter değilsen yapamazsın. Bana olağan hayatta soruyorlar ‘Futbolcu musun?’ diye. Ben ‘Kaleciyim’ diyorum. Ne kadar çılgın ya da agresif olsak da en duygusal futbolcular kalecidir daima. Kalecilerde kırıklık var. Bedenimiz her gün atlıyor, zıplıyor. Beynimiz yerinden oynuyor fakat her şeye karşın sorumlulukla besleniriz. Kimseyi kırmamaya ihtimam gösteririz. Kadroya cüret veririz. Kaleciler epey farklı bu yüzden. Ya bunların hepsini kaldırırsın ya da bunların ortasında kaybolursun.
galatasaray” target=”_self” style=”text-decoration: underline;font-weight: bold;”> Galatasaray seni isterse sarfiyat misin?
‘En büyük ilgi Galatasaray’dan’
“Şu anda Gaziantep’in oyuncusuyum. Bu soru bu yüzden epey sıkıntı. Lakin şunu söyleyebilirim ki; bana en çok ilgiyi Galatasaray taraftarı gösteriyor. Galatasaray’ın stadında oynarken o kadar ıslık ve küfür yiyorum lakin en sonunda epey hoş iletiler alıyorum toplumsal medyadan. Demek ki bir şeyleri yanlışsız yapıyorum. Futbolda asla demem hiç bir vakit. Antep’te memnunum. Bir gayem var, en içten dileğimle onu burada yaşamak istiyorum ancak ne kadar olacak o kıymetli. Ben açım, açım yani. Muvaffakiyete açım. Kendimi beğendiğim için değil ancak mesleğimde daima bir maksada gittim. O yüzden bu biçimde hedefsizlik beni agresif yapıyor. Olağan ki kümede kalmak da bir amaç ancak ben muvaffakiyete açım… İnşallah bunu da kadromuzla göstereceğiz.”
‘Bir daha sonraki adımı düşünüyorum’
“Gaziantep’i daha üstlere taşımak istiyorum. Önümde mesleğimdeki bir daha sonraki adım var. 31 yaşına girdim. Bu yaştan daha sonra da bir yol belirlemem lazım. Avrupa’ya gitmek dersem tahminen biraz abartılı olur ancak Avrupa’da oynayan bir grupta yer almak, oralarda oynamak ve kendimi göstermek istiyorum. Geleceğe dair en çok yoğunlaştığım bahis bu. Kendimle ilgili bir karar vermem lazım. Bu dediğim burada Gaziantep’te de olabilir. Potansiyel var. Bir daha sonraki adımımı başımda fazlaca düşünüyorum.”
‘Beni yıkamazlar’
“Gençlere tek tavsiyem toplumsal medyadan uzak durmaları. Cumhurbaşkanı olsam birinci yapacağım şey kimlikle toplumsal medyaya girme kuralı getiririm. Ben de maçlardan daha sonra twittera adımı yazıp bakıyorum. Lakin düzgün maçımdan daha sonra bunu yapıyorsam makûs maçımdan daha sonra da bakacak cürete sahibim. Beni kolay kolay yıkamazlar. Yıkabilseler yaparlardı. Ben Harika Lig şampiyonundan 1. Lig’e Göztepe ‘ye gittim. Şampiyon oldum. Kontrat uzatma talihim varken bir daha 1. Lig’de Gaziantep’te oynadım. Kendime güvendim zira. Yedek oturmayı hiç kabul etmedim. Farklı bir gruba da gitsem; kalecisi kaptan da olsa ben oynamak için giderim. Bunun için elimden geleni yaparım.”
‘Beşiktaş’ta kalsaydım kaptan olurdum’
“Beşiktaş’ta ben oynarken Şenol Güneş geldi, yabancı kaleci istedi. Her hoca başarılı olmak ister. Sergen hoca da başarılı olmak istiyordu lakin Ersin’everdi kaleyi ve başarılı oldu. Bende biraz daha farklıydı. Bilic vakti 1. kaleciydim, daha sonra Şenol hocadan o inancı alamadım. Şampiyon olduk o dönem ancak ben kulüpten gittim. Bunlar hepsi var futbolda hoca güvenmeyebilir. Lakin o periyot demek ki Sergen hoca gelmiş olsaydı ben tahminen şu anda Beşiktaş’ta kaptandım hâlâ. Talih faktörü de değerli futbolda. Livakovic örneğin Zagreb’de oynuyor. Sonuçta yeterli kaleci olsa da bugüne kadar büyük ekip yapamadı ancak Dünya Kupası’ndaki 1 aylık performans onu apayrı bir yere getirdi. Bir an vardır, onu yakalarsın ve yürürsün.”
‘İstatistik değil, istikrar’
“İstatistikler bir kaleciyi ne güzel bir kaleci yapar ne de makus bir kaleci yapar. İstatistik, yalnızca istatistiktir. Sıralamada alt bölgelerde olan kadroların kalecileri fazlaca durum verdiği için üstlerde olurlar. Çok gol yersin fakat epey top geldiği için kurtarış yüzden artar. Benim için bir kalecide istikrar kıymetlidir. 10 maçla, 20 maçla bir beklentiye giremezsin. Uzun vadede performans değerli. Almanya’da Oliver Kahn örneğin diyor ki, ‘Bir kalecinin yeterli mi berbat mü olduğunu 50 maçtan daha sonra anlarsın!’ Bu da 1.5 döneme denk geliyor. İstatistiklerde evvelki dönem en yüksekte bendim. Lakin kendimi aslında o kadar yeterli görmüyordum. O sayılarda golleri nasıl yediğin yazılmıyor. Yalnızca bir sayı var. Ben bu sene tahminen biraz altındayım lakin yediğim gollerin birçoklarında yapabileceğim epeyce bir şeyim yoktu. İstikrar kıymetli. Son 2.5 senede kendimi bir üst basamağa çıkardım.”
FANATİK ÖZEL – Ömer Necati Albayrak
İşte Güney Güvenç’in kelamları: “Çocukluğuma dair aklıma gelen birinci gelen şey top… Okula giderken, konsere giderken, misafirliğe giderken… Daima aynıydım. Kolumun altında daima bir top vardı. ömrümde top olmayan bir gün dahi hatırlamıyorum. 7 yaşımda futbola başladım. Kaleci olarak başlamamıştım. Okulda ders ortalarında 5 dakika tenefüs olurdu. 45 dakika ders boyunca o 5 dakika topumla buluşabilmeyi düşünürdüm daima. Futbolcu olabilmek büyük fedakârlıklar gerektiren bir şey. Çocukluğunuz, gençliğiniz… Her şeyden fedakarlık yapmak zorundasınız. Arkadaşlarınız gezerken, tatillerdeyken, eğlenirken siz daima fazlaca küçük yaşlarda bir disiplin ortasında yaşamalısınız. Kelamın özü; benim öyküm yusyuvarlak bir toptan ibaret. Forvet olarak başladım fakat kaleciliğe de yeteneğim vardı. Bir hafta forvet oynayıp 2 gol atıyordum, daha sonraki hafta kaleye geçip maç kurtarıyordum. bu biçimde enteresan bir öyküm var.”
‘Sakatlanınca yıkıldım…’
“Almanya’da oynarken A2 Ulusal Takımımız’ın hocası gelip beni izlemişti. Beğenmişti, Fransa’da bir turnuva vardı, oraya çağıracaktı. Turnuvaya iki hafta kala dirseğim çıktı. Benim için büyük bir hayaldi Türkiye Ulusal Grubu’nda oynamak. Lakin geri dönebilmem tam 9 ay sürdü. Yıkılmıştım… 9 ay daha sonra geri döndüğümde ulusal kadro için bir daha geldiler. Bu defa Katar’da bir turnuva vardı. Oraya gittim. Gökhan Keskin hocam beni Beşiktaş ‘a önermiş ve transferim gerçekleşti. Sakatlanmadan evvel gitsem tahminen Fransa’daki turnuvaya, berbat oynardım ve unutulur giderdim. Lakin o sakatlık benim için aslında iyi bir şeymiş.”
‘Hak ettiğimden daha az ilgi görüyorum’
“Kamuoyunda birinci sefer bu kadar ismim kullanılıyor bu dönem. Benim için ‘hak’ sözü fazlaca kıymetli. Dinimizde de ne kadar kıymetli olduğunu biliyoruz. Ben bu dönem hak ettiğimden daha az ilgi gördüğümü düşünüyorum. Bunda kadroyla istediğimiz başarıyı elde edememenin de katkısı var kesinlikle. Ekip biraz daha üstlere oynasa daha farklı olabilirdi tahminen. Lakin bu dönem bilhassa son Ulusal Kadro tercihlerinden daha sonra hakkımda epey hoş şeyler duyuyorum. Hak olarak lakin o pahası görmediğimi düşünüyorum.”
‘2 gün boyunca vakit geçmedi’
“Daha evvel Ulusal Kadro için çağrılma potasına girmiştim. Çağrılmadım… Bu son takımda olmamam beni hiç bir vakit bu kadar yaralamamıştı. Bilhassa Stefan Kuntz’un bir yanıtı var benle ilgili. ‘Kısa vadede performans veren herkesi çağıramam’ dedi. Bu demek oluyor ki Türkiye’ye gelmedilk evvel beni tanımıyordu, hala de tanımıyor. Zira ben burada 4.5 yıldır 160 maç yapmışım. Bunların dataları de var. Yalnızca kurtarış yüzdem değil, topu oyuna sokma, oyun kurma ve daha biroldukça parametre. Orada da birinci 2’deyim. Herkes açıp bakabilir. Bilhassa de bu dönemde Ulusal Takım’a verebileceğim biroldukca şey varken deneyimimle… Fazla ayrıntıya girmek istemiyorum ancak bilhassa maç Gaziantep’teyken çağrılmamak epey üzdü beni. Takım açıklanmadan 2 gün adeta vakit geçmedi benim için.”
‘Kaleciler kırıktır lakin…’
“Kaleci evvel ruhsal olarak daima kuvvetli olmak zorunda. İstediğin kadar yetenekli ol, kuvvetli karakter değilsen yapamazsın. Bana olağan hayatta soruyorlar ‘Futbolcu musun?’ diye. Ben ‘Kaleciyim’ diyorum. Ne kadar çılgın ya da agresif olsak da en duygusal futbolcular kalecidir daima. Kalecilerde kırıklık var. Bedenimiz her gün atlıyor, zıplıyor. Beynimiz yerinden oynuyor fakat her şeye karşın sorumlulukla besleniriz. Kimseyi kırmamaya ihtimam gösteririz. Kadroya cüret veririz. Kaleciler epey farklı bu yüzden. Ya bunların hepsini kaldırırsın ya da bunların ortasında kaybolursun.
galatasaray” target=”_self” style=”text-decoration: underline;font-weight: bold;”> Galatasaray seni isterse sarfiyat misin?
‘En büyük ilgi Galatasaray’dan’
“Şu anda Gaziantep’in oyuncusuyum. Bu soru bu yüzden epey sıkıntı. Lakin şunu söyleyebilirim ki; bana en çok ilgiyi Galatasaray taraftarı gösteriyor. Galatasaray’ın stadında oynarken o kadar ıslık ve küfür yiyorum lakin en sonunda epey hoş iletiler alıyorum toplumsal medyadan. Demek ki bir şeyleri yanlışsız yapıyorum. Futbolda asla demem hiç bir vakit. Antep’te memnunum. Bir gayem var, en içten dileğimle onu burada yaşamak istiyorum ancak ne kadar olacak o kıymetli. Ben açım, açım yani. Muvaffakiyete açım. Kendimi beğendiğim için değil ancak mesleğimde daima bir maksada gittim. O yüzden bu biçimde hedefsizlik beni agresif yapıyor. Olağan ki kümede kalmak da bir amaç ancak ben muvaffakiyete açım… İnşallah bunu da kadromuzla göstereceğiz.”
‘Bir daha sonraki adımı düşünüyorum’
“Gaziantep’i daha üstlere taşımak istiyorum. Önümde mesleğimdeki bir daha sonraki adım var. 31 yaşına girdim. Bu yaştan daha sonra da bir yol belirlemem lazım. Avrupa’ya gitmek dersem tahminen biraz abartılı olur ancak Avrupa’da oynayan bir grupta yer almak, oralarda oynamak ve kendimi göstermek istiyorum. Geleceğe dair en çok yoğunlaştığım bahis bu. Kendimle ilgili bir karar vermem lazım. Bu dediğim burada Gaziantep’te de olabilir. Potansiyel var. Bir daha sonraki adımımı başımda fazlaca düşünüyorum.”
‘Beni yıkamazlar’
“Gençlere tek tavsiyem toplumsal medyadan uzak durmaları. Cumhurbaşkanı olsam birinci yapacağım şey kimlikle toplumsal medyaya girme kuralı getiririm. Ben de maçlardan daha sonra twittera adımı yazıp bakıyorum. Lakin düzgün maçımdan daha sonra bunu yapıyorsam makûs maçımdan daha sonra da bakacak cürete sahibim. Beni kolay kolay yıkamazlar. Yıkabilseler yaparlardı. Ben Harika Lig şampiyonundan 1. Lig’e Göztepe ‘ye gittim. Şampiyon oldum. Kontrat uzatma talihim varken bir daha 1. Lig’de Gaziantep’te oynadım. Kendime güvendim zira. Yedek oturmayı hiç kabul etmedim. Farklı bir gruba da gitsem; kalecisi kaptan da olsa ben oynamak için giderim. Bunun için elimden geleni yaparım.”
‘Beşiktaş’ta kalsaydım kaptan olurdum’
“Beşiktaş’ta ben oynarken Şenol Güneş geldi, yabancı kaleci istedi. Her hoca başarılı olmak ister. Sergen hoca da başarılı olmak istiyordu lakin Ersin’everdi kaleyi ve başarılı oldu. Bende biraz daha farklıydı. Bilic vakti 1. kaleciydim, daha sonra Şenol hocadan o inancı alamadım. Şampiyon olduk o dönem ancak ben kulüpten gittim. Bunlar hepsi var futbolda hoca güvenmeyebilir. Lakin o periyot demek ki Sergen hoca gelmiş olsaydı ben tahminen şu anda Beşiktaş’ta kaptandım hâlâ. Talih faktörü de değerli futbolda. Livakovic örneğin Zagreb’de oynuyor. Sonuçta yeterli kaleci olsa da bugüne kadar büyük ekip yapamadı ancak Dünya Kupası’ndaki 1 aylık performans onu apayrı bir yere getirdi. Bir an vardır, onu yakalarsın ve yürürsün.”
‘İstatistik değil, istikrar’
“İstatistikler bir kaleciyi ne güzel bir kaleci yapar ne de makus bir kaleci yapar. İstatistik, yalnızca istatistiktir. Sıralamada alt bölgelerde olan kadroların kalecileri fazlaca durum verdiği için üstlerde olurlar. Çok gol yersin fakat epey top geldiği için kurtarış yüzden artar. Benim için bir kalecide istikrar kıymetlidir. 10 maçla, 20 maçla bir beklentiye giremezsin. Uzun vadede performans değerli. Almanya’da Oliver Kahn örneğin diyor ki, ‘Bir kalecinin yeterli mi berbat mü olduğunu 50 maçtan daha sonra anlarsın!’ Bu da 1.5 döneme denk geliyor. İstatistiklerde evvelki dönem en yüksekte bendim. Lakin kendimi aslında o kadar yeterli görmüyordum. O sayılarda golleri nasıl yediğin yazılmıyor. Yalnızca bir sayı var. Ben bu sene tahminen biraz altındayım lakin yediğim gollerin birçoklarında yapabileceğim epeyce bir şeyim yoktu. İstikrar kıymetli. Son 2.5 senede kendimi bir üst basamağa çıkardım.”
FANATİK ÖZEL – Ömer Necati Albayrak