Şu ana kadar yapılan anketler, Harris'in Trump'tan ortalama yüzde 1,4 puan farkla hafif bir farkla önde olduğunu gösteriyor. BeşOtuzSekiz, Özellikle politika ve ekonomi konularında veriye dayalı analiz ve tahminleriyle tanınır. Ancak diğer anketler teknik bir bağa işaret ediyor; her iki adayın da oy verme niyeti %50 civarında seyrediyor ve bu da seçimin henüz tanımlanmadığını gösteriyor.
Harris, çoğunlukla kentsel alanlarda yoğunlaşan ve büyük ölçüde kadınların yanı sıra Latin ve Afrikalı-Amerikalı topluluklar tarafından desteklenen daha genç bir seçmen kitlesinin ilgisini çekmeyi başarmış gibi görünüyor. Öte yandan Trump, 50 yaş üstü erkekler ve kırsal kesimdeki seçmenler arasındaki sağlam tabanını korudu. Bu demografik bölünme, tercihlerin birbirine çok yakın olduğu Pensilvanya, Michigan ve Georgia gibi önemli eyaletlerde seçimlerin nasıl sonuçlanacağını anlamanın anahtarıdır.
Diğer durumlarda olduğu gibi bu kampanyada da dijital ortam temel bir rol oynuyor. Her iki aday da tabanlarını harekete geçirmek ve her şeyden önce kararsız seçmenleri çekmek için sosyal medya platformlarını kullanıyor. İnternetteki hakim retorik, doğrudan saldırılar ve ilgili kesimlerde yankı uyandıran politika vaatleriyle damgasını vurdu. Örneğin, Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in kampanya stratejistleri tarafından yönetilen bir sosyal medya hesabı, defalarca yanıltıcı olmakla suçlanıyor. Platformdaki @KamalaHQ hesabı Öte yandan Trump'ın kendisi de Latinlere “ekonomik refah” sözü verdi, ancak göçle ilgili yorumları tartışmalara yol açtı.
Adaylar, mesajları seçmenlerin farklı kesimlerine göre uyarlamayı içeren “mikro hedefleme” tekniklerini kullanıyor. Bu strateji yalnızca belirli seçmenlerin dikkatini çekmeyi amaçlamıyor, aynı zamanda onların bireysel çıkarlarına hitap ederek oy verme davranışlarını da etkilemeyi amaçlıyor. Ancak bu kişiselleştirme, sorumsuzca kullanıldığında yanlış bilgilerin yayılmasına da yol açabilir. Ayrıca dijital ortamda yanlış bilgi önemli bir sorun olmaya devam ediyor. Kampanyaların arkasındaki stratejistler, sahte haberlerle mücadele etmek ve mesajlarının seçmenlere etkili bir şekilde ulaşmasını sağlamak için eylemlere yatırım yapıyor. X (eski adıyla Twitter) ve Facebook gibi platformlar yalnızca ücretli reklamlar için değil, aynı zamanda ekonomi ve dış politika gibi kritik konulardaki tartışma ve tartışmalar için de kullanılıyor.
Harris, çoğunlukla kentsel alanlarda yoğunlaşan ve büyük ölçüde kadınların yanı sıra Latin ve Afrikalı-Amerikalı topluluklar tarafından desteklenen daha genç bir seçmen kitlesinin ilgisini çekmeyi başarmış gibi görünüyor. Öte yandan Trump, 50 yaş üstü erkekler ve kırsal kesimdeki seçmenler arasındaki sağlam tabanını korudu. Bu demografik bölünme, tercihlerin birbirine çok yakın olduğu Pensilvanya, Michigan ve Georgia gibi önemli eyaletlerde seçimlerin nasıl sonuçlanacağını anlamanın anahtarıdır.
Diğer durumlarda olduğu gibi bu kampanyada da dijital ortam temel bir rol oynuyor. Her iki aday da tabanlarını harekete geçirmek ve her şeyden önce kararsız seçmenleri çekmek için sosyal medya platformlarını kullanıyor. İnternetteki hakim retorik, doğrudan saldırılar ve ilgili kesimlerde yankı uyandıran politika vaatleriyle damgasını vurdu. Örneğin, Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in kampanya stratejistleri tarafından yönetilen bir sosyal medya hesabı, defalarca yanıltıcı olmakla suçlanıyor. Platformdaki @KamalaHQ hesabı Öte yandan Trump'ın kendisi de Latinlere “ekonomik refah” sözü verdi, ancak göçle ilgili yorumları tartışmalara yol açtı.
Adaylar, mesajları seçmenlerin farklı kesimlerine göre uyarlamayı içeren “mikro hedefleme” tekniklerini kullanıyor. Bu strateji yalnızca belirli seçmenlerin dikkatini çekmeyi amaçlamıyor, aynı zamanda onların bireysel çıkarlarına hitap ederek oy verme davranışlarını da etkilemeyi amaçlıyor. Ancak bu kişiselleştirme, sorumsuzca kullanıldığında yanlış bilgilerin yayılmasına da yol açabilir. Ayrıca dijital ortamda yanlış bilgi önemli bir sorun olmaya devam ediyor. Kampanyaların arkasındaki stratejistler, sahte haberlerle mücadele etmek ve mesajlarının seçmenlere etkili bir şekilde ulaşmasını sağlamak için eylemlere yatırım yapıyor. X (eski adıyla Twitter) ve Facebook gibi platformlar yalnızca ücretli reklamlar için değil, aynı zamanda ekonomi ve dış politika gibi kritik konulardaki tartışma ve tartışmalar için de kullanılıyor.