bencede
New member
Beşiktaş ’ın genç oyuncusu Serdar Saatçı, İhlas Haber Ajansı’na özel açıklamalarda bulundu. Mesleğindeki birinci röportajı olduğu için hayatını anlatarak kelamlarına başlayan Serdar, “Bayrampaşa’nın Yıldırım mahallesinde doğdum. 5 kişilik bir çekirdek ailemiz var. Gerçi babaannem de var, o benim kraliçem olur. Bir abim var, bir de ikizim var. Annem 18 yaşında Sırbistan’dan tatile gelmiş. Teyzemi görmeye geldiğinde babamla karşılaşmışlar. daha sonra tanışıp evlenmişler. 2000 yılında abim dünyaya geliyor, 2003 yılında da ben ve ikizim doğmuş. Çift yumurta ikiziyiz. Bana hiç benzemiyor. Ben sarradyasyon, kendisi turuncu. Babam 16 sene profesyonel futbolculuk yaptı. Futbol mesleğinin sonlarına yanlışsız altyapılarda çalışmaya başladı. Nereye giderse biz de peşinden gidiyorduk” dedi.
“Babam beni sırtında taşıyordu”
Babası Sedat Saatçı’nın futbolu bıraktıktan daha sonra antrenör olduğunu söyleyen Serdar, “Babam ben 10 yaşındayken Bayrampaşa’da çalışıyordu. U11 liginde antrenördü. 2002 doğumlular oynuyordu. Bana ‘Oynar mısın’ dedi. daha sonra başladık oynamaya. daha sonrasında Beşiktaş’tan Semih Sezerli izlemeye gelmişti. Arda Turan Tesisleri’nde oynamıştık. Babamla benim için konuşmaya gittiğinde babam ‘Oğlum’ demiş ve Semih hoca da ‘Beğendik kendisini, Beşiktaş’ta denemek istiyoruz’ demiş. Denemeye gittiğimde hayatımda birinci kez Bayrampaşa hudutları dışına çıkmıştım. 4 kez araç değiştirdik, tramvaya bindik derken gittik. Aslında fazlaca kolaymış gitmesi lakin daha sonra öğrendik. Babamla 15 gün üst üste gittik. Yaşım küçük olduğu için idman bittikten daha sonra Mecidiyeköy yokuşundan çıkıyorduk. Oraya da ‘Cehennem yokuşu’ diyorlarmış. Babam beni kimi vakit sırtında taşıyordu yorulduğum için. Babama üzülüyordum beni sırtında taşıdığı için ve ‘Baba imkanlar hayli sıkıntı, orta verelim’ dedim. bir süre orta vermiştim fakat 23 Nisan turnuvası vardı. Bizim yaş kategorisi de Fenerbahçe ’ye yenilmişti. Babamı aradılar ‘Serdar gelsin’ dediler. Babam da bana ‘yaşamın için bir karar vermen gerekiyor. Bu senin için bir başlangıç. Şimdiden pes edersen ileriyi nazaranmezsin. Bu basamaklar çabucak hemen başlangıç. Tek tek çıkarken, bir daha sonraki evrede da zorlanacaksın’ dedi. Benimle birlikte gelmeye başladı. Kendisi de yaşadığı profesyonellik hayatından dolayı, bana güç veren kendisi. Ondan biroldukca şey öğreniyorum. Çok hırslı bir yapısı var. Kritik bir konuşma yaptı benimle. Beşiktaş serüvenimiz de bu biçimde başladı. bir mühlet feda dedik, 3 sene babam benimle birlikte gelmeye başladı. daha sonra yaşım büyüyünce tek başıma gitmeye başladım” açıklamasını yaptı.
“Doktor bana ‘tekrar futbol oynayamayabilirsin’ dediğinde şok olmuştum”
hayatında biroldukca dönüm noktası olduğunu söyleyen Serdar Saatçı, “Hala da olacak. Altyapıdan gönderilmek istendim, daha sonra kaldım. Bana güvenen hocalar oldu. Dönemin başlamasına 10 gün kala tatilde ayağıma demir girmişti. Keşan’da hastaneye gittik lakin dikiş yapabilecek hastane 2 saat uzaklıktaydı. Bir bayan yardımcı olmuştu bize. Bizi konuta bırakmıştı otomobiliyle. Babam da yanımızda değildi. Arabası olan kimse yoktu yanımızda. Şaban amca vardı. Benim için 2 saat yol gitmişti. Ayağımın altına kancayla dikiş atılmıştı. Hekim bana ‘Spor yapıyor musun’ dediğinde ‘Futbolcuyum’ demiştim ve ‘tekrar futbol oynayamayabilirsin’ demişti. Donup kaldım, içim parçalandı. Şok olmuştum. Ayak tabanımda sonlara yakın bir yere girmiş demir. daha sonrasında dikişler tutmadı. Babamın Bulgar bir hekim arkadaşı vardı. Onun dediğini yapıp bir süre batikonlu su yaptım ve yara kapandı. 3 ay idmanlara katılamadım. daha sonra alana döndüm lakin vakit istedim. Sekerek koşuyordum. Bastığım vakit dehşetten dolayı ayağımın olmadığını hissediyordum. daha sonrasında bir maçta stoper sakatlandı. Yedek kulübesinde tek stoperdim ve oyuna girdikten daha sonra toparlandığımı gördüler. Bu da bir dönüm noktası oldu. daha sonrasında da köyde tatildeyken tırpanla ayağımı kestim. Çok yaramaz bir çocuktum ben. Ancak bu biçimde döneme yetişmiştim. Artık tatillerde daha dikkat ediyorum” biçiminde konuştu.
“Şampiyonlar Ligi müziğini duyar duymaz heyecanım tavan yaptı”
Birinci maçına Türkiye Kupası’nda çıktığını ve epey heyecanlandığını söyleyen Serdar, “Çok heyecanlıydım. Olağanda terleyen bir insan değilim, beden tipim o denli fakat maç bittikten daha sonra kendimi tekrar televizyondan izledim ve tanıyamadım. O kadar epeyce gerilmişim ki, hayatımda birinci defa bu kadar terlediğimi gördüm” dedi.
Şampiyonlar Ligi’ndeki Ajax çabasıyla ilgili de konuşan genç oyuncu, “İlk kere büyük bir turnuvada birinci 11 başladım. her insanın hayalini kurduğu bir atmosfer. Isınırken hiç heyecanım yoktu. Mert Günok abi daima bana yardımcı oluyordu, daima yanımdaydı. Maça çıkmadan koridorda beklerken de heyecanım yoktu lakin Şampiyonlar Ligi müziği bir başladı, bende de heyecan başladı. Ajax’a karşı oynuyorsun, kendi liglerini domine ettiler. Maç başladıktan daha sonra bir iki müdahale yapınca kendimi toparladım. Anlatılamaz bu heyecan. Her vakit hayalini kuruyordum Şampiyonlar Ligi’nin. Hayal üzere değilmiş. Annem, babam sevinçten ağlamışlar. Maçı kaybettiğimiz için epeyce üzgündük ancak üzücü bir performans sergilememiştim. Sonuçta Haller’e karşı oynamıştım. Ailem de epey sevinmişti” diye konuştu.
“Vida’dan saha ortasında ve saha haricinde epey şey öğreniyorum”
Alanda birlikte oynadığı ve tip olarak da fazlaca benzediği Vida hakkında konuşan Serdar, “Birbirimize fazlaca benziyoruz ancak futbol biçimimiz farklı. Çok meslekli bir isim. Küçük yaşımdan bu yana stoperlere bakıyordum daima. Şampiyonlar Ligi’nde, büyük tertiplerde oynamış bir isim. Egzersizlerde da epey beğeniyordum. Çok hırslı bir isim, kaybetmeyi sevmiyor. Futbolu süratli oynamayı istiyor. Antrenmanda bile top durduğu vakit herkesi uyarıyor. Yalnızca bana değil her gence yardımcı oluyor. İdman bittikten daha sonra yemekte daima bir şeyler anlatıyor bize. O bana anlatıyor, ben de öteki arkadaşlara çeviri ediyorum. Annemden dolayı Boşnakça biliyorum fakat tam bilmiyorum. Birtakım sözleri de Vida’dan öğreniyorum. Ayrıyeten İngilizce dersleri de alıyorum. A gruba geldiğimden bu yana alanda nasıl durmam gerektiğini, müdahaleyi nasıl yapmam gerektiğini anlatıyor. Bunun haricinde örnek aldığım isim babam. Babama ‘Katil Sedat’ diyorlarmış. ömrümde gördüğüm en sert stoper. Birebir grupta oynadık birlikte. Beni forvete geçirdi. Stoperlere nazaran aslında uzunluğu kısa lakin fazlaca âlâ sıçrıyor. Müdahaleleri de epeyce yerindeydi. Benim örnek aldığım isim babam. Ben forvet oynadığımda 6 gol attım ve rakibin stoperi sonlanmıştı ve bana sert müdahale etti. Babam da sonlandı ve karşılık verdi” sözlerini kullandı.
“Birkaç maçta daha oynamak isterdim”
Geçtiğimiz dönem yaşanan lig şampiyonluğu ve Türkiye Kupası’nın yanı sıra Harika Kupa’nın alınmasının kendisi için de değerli olduğunu söyleyen Serdar, Türkiye’de genç oyunculara epey baht verilmediğini de belirtti. Ülke olarak bu biçimde bir kültüre sahip olunmadığını söyleyen Serdar, “Bizde ülke olarak bu kültür yok. Biz 24-25 yaşındaki isimlere genç diyoruz, adamlar 16 yaşındaki oyunculara baht veriyorlar. Oyunculara güvenemiyoruz. Her vakit bir tereddüt ortasındayız. Oyuncuyu oynatırsam kaybedebilirim korkusu var. 3 kupa kazandık fakat en üzgün olduğum nokta sırf Türkiye Kupası’nda oynamış olmamdı. Lakin Sergen hoca her vakit yanlışsız vakti beklemiştir benim için. daha sonrasında Altay maçı ve Ajax maçında forma giymiştim. Ancak şampiyon olduğumuz sene birkaç maç daha oynayıp katkıda bulunmak isterdim” değerlendirmesini yaptı.
Kulübün başlatmış olduğu altyapı projesinin de genç oyuncuların önünü açacağını söyleyen Serdar, “Benim hayalim Avrupa’da oynamak. bu biçimde bir potansiyelim olduğunu düşünüyorum. Ülkemi ve Beşiktaş’ı en uygun biçimde temsil etmek istiyorum. Her gencin hayali budur. Lakin oynadıkça birileri sizi keşfeder. Kulübün projesi hayallerimize ulaşmamız için de fazlaca kıymetli. Bu proje ilerledikçe ve kişi kendisini geliştirirken, hem Beşiktaş’a katkı olacaktır birebir vakitte altyapıdan geleceklerin önü açılmış olacaktır. Bu proje alttan gelen isimler için de önemli” dedi.
“Haksız bir galibiyet almak istemezdik”
Kayserispor maçında Hakem Ali Şansalan’ı uyararak topun kendisinden çıktığını söylemesiyle ilgili de konuşan genç oyuncu, “Ben o gün maçın akabinde da söylemiştim. Onurumuzla oynayıp hakkımızla kazanmayı öğrettiler bize altyapıda. Altyapı tesislerimiz evvelden makus durumdaydı, konteynerde giyiniyorduk ancak daha sonrasında hayli değişim yaşandı. Tesisin her yerinde Beşiktaş marşı çalıyordu, büyük yazılarla ömrün bize altın tepside sunulmadığı yazılıyordu. Hocalarımız bize bütün yazıları okumamızı ve başımızda yer etmesini istiyordu. Cem hocanın kelamı epey hoştu, ‘Futbolunuz sizi bir yere getirir ancak size tepe yaptıracak husus karakteriniz’ diyordu. Bunu hiç aklımdan çıkarmıyorum. O gün saha ortasında top bana çarptı lakin daha sonrasını görmedim. Fakat rakip o yansıyı verince, bu yükü üzerime almak istemedim. Tahminen o konum gol olsaydı haksız bir galibiyet alacaktık. Hiç gerek yoktu. Ben de gidip hakeme sonucun değişmesi gerektiğini söylemiş oldum. Hakem ve Kayserispor’dan birkaç oyuncu beni tebrik etti” açıklamasında bulundu.
“İtalya’da oynamak isterim”
Fizikî olarak artıları ve eksileri hakkında da konuşan Serdar, “Artılarımı konuşmayı hiç sevmem. Fakat eksiklerimi söylerim zira bunları kapatmam gerekiyor. Boyumun uzun olması benim için artı lakin sıçrayışımın da düzgün olması gerekiyor. Bunu geliştirmem gerekiyor. Benden uygun sıçrayan forvetler oluyor. Alana çıktığımda bana karşı oynayan bir forvetin benden üstün olmaması lazım. Beşiktaş’ın geçilmeyen bir stoperi var dedirtmem gerekiyor. Biraz sert ve hırslı olduğumu düşünüyorum. Uğraş etmeyi epey seviyorum. Tekmeye bile baş atasım geliyor kimi vakit. Biraz daha hızlanmam gerekiyor. Kısa uzaklıkta çabuk olmam gerekiyor. Uzun uzaklıkta rakibi yakalayabilirim ancak kısa uzaklıkta biraz daha çalışmam gerekiyor. Belime tartı bağlayarak çalışıyorum bunu. Beden tipi olarak da biraz daha kaslanabilirim. Güçsüz değilim, çevik bir oyuncuyum” dedi.
Hayalinin İtalya Ligi olduğunu ve burada futbolun dişe diş oynandığını tabir eden Serdar Saatçı, boş vakit içinderında da oda arkadaşı Emre Bilgin’le vakit geçirdiğini ve genelde tesiste spor yapıp İngilizce dersleri aldığını söylemiş oldu. Serdar son olarak Beşiktaş taraftarına bildiri göndererek, “Bize inanmaktan vazgeçmesinler. Biz yola çıkarken her vakit amacımız belirliydi. Alanda tek hedefimiz Beşiktaş’ı en âlâ biçimde temsil etmek. Yağmur çamur demeden stada gelen taraftarlarımızı memnun etmek istiyoruz. Alana çıktığımızda onları en yeterli biçimde temsil edeceğiz” diyerek kelamlarını tamamladı.
İHA
“Babam beni sırtında taşıyordu”
Babası Sedat Saatçı’nın futbolu bıraktıktan daha sonra antrenör olduğunu söyleyen Serdar, “Babam ben 10 yaşındayken Bayrampaşa’da çalışıyordu. U11 liginde antrenördü. 2002 doğumlular oynuyordu. Bana ‘Oynar mısın’ dedi. daha sonra başladık oynamaya. daha sonrasında Beşiktaş’tan Semih Sezerli izlemeye gelmişti. Arda Turan Tesisleri’nde oynamıştık. Babamla benim için konuşmaya gittiğinde babam ‘Oğlum’ demiş ve Semih hoca da ‘Beğendik kendisini, Beşiktaş’ta denemek istiyoruz’ demiş. Denemeye gittiğimde hayatımda birinci kez Bayrampaşa hudutları dışına çıkmıştım. 4 kez araç değiştirdik, tramvaya bindik derken gittik. Aslında fazlaca kolaymış gitmesi lakin daha sonra öğrendik. Babamla 15 gün üst üste gittik. Yaşım küçük olduğu için idman bittikten daha sonra Mecidiyeköy yokuşundan çıkıyorduk. Oraya da ‘Cehennem yokuşu’ diyorlarmış. Babam beni kimi vakit sırtında taşıyordu yorulduğum için. Babama üzülüyordum beni sırtında taşıdığı için ve ‘Baba imkanlar hayli sıkıntı, orta verelim’ dedim. bir süre orta vermiştim fakat 23 Nisan turnuvası vardı. Bizim yaş kategorisi de Fenerbahçe ’ye yenilmişti. Babamı aradılar ‘Serdar gelsin’ dediler. Babam da bana ‘yaşamın için bir karar vermen gerekiyor. Bu senin için bir başlangıç. Şimdiden pes edersen ileriyi nazaranmezsin. Bu basamaklar çabucak hemen başlangıç. Tek tek çıkarken, bir daha sonraki evrede da zorlanacaksın’ dedi. Benimle birlikte gelmeye başladı. Kendisi de yaşadığı profesyonellik hayatından dolayı, bana güç veren kendisi. Ondan biroldukca şey öğreniyorum. Çok hırslı bir yapısı var. Kritik bir konuşma yaptı benimle. Beşiktaş serüvenimiz de bu biçimde başladı. bir mühlet feda dedik, 3 sene babam benimle birlikte gelmeye başladı. daha sonra yaşım büyüyünce tek başıma gitmeye başladım” açıklamasını yaptı.
“Doktor bana ‘tekrar futbol oynayamayabilirsin’ dediğinde şok olmuştum”
hayatında biroldukca dönüm noktası olduğunu söyleyen Serdar Saatçı, “Hala da olacak. Altyapıdan gönderilmek istendim, daha sonra kaldım. Bana güvenen hocalar oldu. Dönemin başlamasına 10 gün kala tatilde ayağıma demir girmişti. Keşan’da hastaneye gittik lakin dikiş yapabilecek hastane 2 saat uzaklıktaydı. Bir bayan yardımcı olmuştu bize. Bizi konuta bırakmıştı otomobiliyle. Babam da yanımızda değildi. Arabası olan kimse yoktu yanımızda. Şaban amca vardı. Benim için 2 saat yol gitmişti. Ayağımın altına kancayla dikiş atılmıştı. Hekim bana ‘Spor yapıyor musun’ dediğinde ‘Futbolcuyum’ demiştim ve ‘tekrar futbol oynayamayabilirsin’ demişti. Donup kaldım, içim parçalandı. Şok olmuştum. Ayak tabanımda sonlara yakın bir yere girmiş demir. daha sonrasında dikişler tutmadı. Babamın Bulgar bir hekim arkadaşı vardı. Onun dediğini yapıp bir süre batikonlu su yaptım ve yara kapandı. 3 ay idmanlara katılamadım. daha sonra alana döndüm lakin vakit istedim. Sekerek koşuyordum. Bastığım vakit dehşetten dolayı ayağımın olmadığını hissediyordum. daha sonrasında bir maçta stoper sakatlandı. Yedek kulübesinde tek stoperdim ve oyuna girdikten daha sonra toparlandığımı gördüler. Bu da bir dönüm noktası oldu. daha sonrasında da köyde tatildeyken tırpanla ayağımı kestim. Çok yaramaz bir çocuktum ben. Ancak bu biçimde döneme yetişmiştim. Artık tatillerde daha dikkat ediyorum” biçiminde konuştu.
“Şampiyonlar Ligi müziğini duyar duymaz heyecanım tavan yaptı”
Birinci maçına Türkiye Kupası’nda çıktığını ve epey heyecanlandığını söyleyen Serdar, “Çok heyecanlıydım. Olağanda terleyen bir insan değilim, beden tipim o denli fakat maç bittikten daha sonra kendimi tekrar televizyondan izledim ve tanıyamadım. O kadar epeyce gerilmişim ki, hayatımda birinci defa bu kadar terlediğimi gördüm” dedi.
Şampiyonlar Ligi’ndeki Ajax çabasıyla ilgili de konuşan genç oyuncu, “İlk kere büyük bir turnuvada birinci 11 başladım. her insanın hayalini kurduğu bir atmosfer. Isınırken hiç heyecanım yoktu. Mert Günok abi daima bana yardımcı oluyordu, daima yanımdaydı. Maça çıkmadan koridorda beklerken de heyecanım yoktu lakin Şampiyonlar Ligi müziği bir başladı, bende de heyecan başladı. Ajax’a karşı oynuyorsun, kendi liglerini domine ettiler. Maç başladıktan daha sonra bir iki müdahale yapınca kendimi toparladım. Anlatılamaz bu heyecan. Her vakit hayalini kuruyordum Şampiyonlar Ligi’nin. Hayal üzere değilmiş. Annem, babam sevinçten ağlamışlar. Maçı kaybettiğimiz için epeyce üzgündük ancak üzücü bir performans sergilememiştim. Sonuçta Haller’e karşı oynamıştım. Ailem de epey sevinmişti” diye konuştu.
“Vida’dan saha ortasında ve saha haricinde epey şey öğreniyorum”
Alanda birlikte oynadığı ve tip olarak da fazlaca benzediği Vida hakkında konuşan Serdar, “Birbirimize fazlaca benziyoruz ancak futbol biçimimiz farklı. Çok meslekli bir isim. Küçük yaşımdan bu yana stoperlere bakıyordum daima. Şampiyonlar Ligi’nde, büyük tertiplerde oynamış bir isim. Egzersizlerde da epey beğeniyordum. Çok hırslı bir isim, kaybetmeyi sevmiyor. Futbolu süratli oynamayı istiyor. Antrenmanda bile top durduğu vakit herkesi uyarıyor. Yalnızca bana değil her gence yardımcı oluyor. İdman bittikten daha sonra yemekte daima bir şeyler anlatıyor bize. O bana anlatıyor, ben de öteki arkadaşlara çeviri ediyorum. Annemden dolayı Boşnakça biliyorum fakat tam bilmiyorum. Birtakım sözleri de Vida’dan öğreniyorum. Ayrıyeten İngilizce dersleri de alıyorum. A gruba geldiğimden bu yana alanda nasıl durmam gerektiğini, müdahaleyi nasıl yapmam gerektiğini anlatıyor. Bunun haricinde örnek aldığım isim babam. Babama ‘Katil Sedat’ diyorlarmış. ömrümde gördüğüm en sert stoper. Birebir grupta oynadık birlikte. Beni forvete geçirdi. Stoperlere nazaran aslında uzunluğu kısa lakin fazlaca âlâ sıçrıyor. Müdahaleleri de epeyce yerindeydi. Benim örnek aldığım isim babam. Ben forvet oynadığımda 6 gol attım ve rakibin stoperi sonlanmıştı ve bana sert müdahale etti. Babam da sonlandı ve karşılık verdi” sözlerini kullandı.
“Birkaç maçta daha oynamak isterdim”
Geçtiğimiz dönem yaşanan lig şampiyonluğu ve Türkiye Kupası’nın yanı sıra Harika Kupa’nın alınmasının kendisi için de değerli olduğunu söyleyen Serdar, Türkiye’de genç oyunculara epey baht verilmediğini de belirtti. Ülke olarak bu biçimde bir kültüre sahip olunmadığını söyleyen Serdar, “Bizde ülke olarak bu kültür yok. Biz 24-25 yaşındaki isimlere genç diyoruz, adamlar 16 yaşındaki oyunculara baht veriyorlar. Oyunculara güvenemiyoruz. Her vakit bir tereddüt ortasındayız. Oyuncuyu oynatırsam kaybedebilirim korkusu var. 3 kupa kazandık fakat en üzgün olduğum nokta sırf Türkiye Kupası’nda oynamış olmamdı. Lakin Sergen hoca her vakit yanlışsız vakti beklemiştir benim için. daha sonrasında Altay maçı ve Ajax maçında forma giymiştim. Ancak şampiyon olduğumuz sene birkaç maç daha oynayıp katkıda bulunmak isterdim” değerlendirmesini yaptı.
Kulübün başlatmış olduğu altyapı projesinin de genç oyuncuların önünü açacağını söyleyen Serdar, “Benim hayalim Avrupa’da oynamak. bu biçimde bir potansiyelim olduğunu düşünüyorum. Ülkemi ve Beşiktaş’ı en uygun biçimde temsil etmek istiyorum. Her gencin hayali budur. Lakin oynadıkça birileri sizi keşfeder. Kulübün projesi hayallerimize ulaşmamız için de fazlaca kıymetli. Bu proje ilerledikçe ve kişi kendisini geliştirirken, hem Beşiktaş’a katkı olacaktır birebir vakitte altyapıdan geleceklerin önü açılmış olacaktır. Bu proje alttan gelen isimler için de önemli” dedi.
“Haksız bir galibiyet almak istemezdik”
Kayserispor maçında Hakem Ali Şansalan’ı uyararak topun kendisinden çıktığını söylemesiyle ilgili de konuşan genç oyuncu, “Ben o gün maçın akabinde da söylemiştim. Onurumuzla oynayıp hakkımızla kazanmayı öğrettiler bize altyapıda. Altyapı tesislerimiz evvelden makus durumdaydı, konteynerde giyiniyorduk ancak daha sonrasında hayli değişim yaşandı. Tesisin her yerinde Beşiktaş marşı çalıyordu, büyük yazılarla ömrün bize altın tepside sunulmadığı yazılıyordu. Hocalarımız bize bütün yazıları okumamızı ve başımızda yer etmesini istiyordu. Cem hocanın kelamı epey hoştu, ‘Futbolunuz sizi bir yere getirir ancak size tepe yaptıracak husus karakteriniz’ diyordu. Bunu hiç aklımdan çıkarmıyorum. O gün saha ortasında top bana çarptı lakin daha sonrasını görmedim. Fakat rakip o yansıyı verince, bu yükü üzerime almak istemedim. Tahminen o konum gol olsaydı haksız bir galibiyet alacaktık. Hiç gerek yoktu. Ben de gidip hakeme sonucun değişmesi gerektiğini söylemiş oldum. Hakem ve Kayserispor’dan birkaç oyuncu beni tebrik etti” açıklamasında bulundu.
“İtalya’da oynamak isterim”
Fizikî olarak artıları ve eksileri hakkında da konuşan Serdar, “Artılarımı konuşmayı hiç sevmem. Fakat eksiklerimi söylerim zira bunları kapatmam gerekiyor. Boyumun uzun olması benim için artı lakin sıçrayışımın da düzgün olması gerekiyor. Bunu geliştirmem gerekiyor. Benden uygun sıçrayan forvetler oluyor. Alana çıktığımda bana karşı oynayan bir forvetin benden üstün olmaması lazım. Beşiktaş’ın geçilmeyen bir stoperi var dedirtmem gerekiyor. Biraz sert ve hırslı olduğumu düşünüyorum. Uğraş etmeyi epey seviyorum. Tekmeye bile baş atasım geliyor kimi vakit. Biraz daha hızlanmam gerekiyor. Kısa uzaklıkta çabuk olmam gerekiyor. Uzun uzaklıkta rakibi yakalayabilirim ancak kısa uzaklıkta biraz daha çalışmam gerekiyor. Belime tartı bağlayarak çalışıyorum bunu. Beden tipi olarak da biraz daha kaslanabilirim. Güçsüz değilim, çevik bir oyuncuyum” dedi.
Hayalinin İtalya Ligi olduğunu ve burada futbolun dişe diş oynandığını tabir eden Serdar Saatçı, boş vakit içinderında da oda arkadaşı Emre Bilgin’le vakit geçirdiğini ve genelde tesiste spor yapıp İngilizce dersleri aldığını söylemiş oldu. Serdar son olarak Beşiktaş taraftarına bildiri göndererek, “Bize inanmaktan vazgeçmesinler. Biz yola çıkarken her vakit amacımız belirliydi. Alanda tek hedefimiz Beşiktaş’ı en âlâ biçimde temsil etmek. Yağmur çamur demeden stada gelen taraftarlarımızı memnun etmek istiyoruz. Alana çıktığımızda onları en yeterli biçimde temsil edeceğiz” diyerek kelamlarını tamamladı.
İHA